23 Mayıs 2012 Çarşamba

Pembe Panter

Hava gerçekten mükemmel! Çok bulutlu, bol kasvetli, üzerine ince bir pardesüyü de aldıktan sonra kendini bir dedektif filmi setinde hissedebilirsin. Bakınız; yakasının altından kıs kıs gülümseyen ben. İnce topuklu ayakkabılarımla ormanlık bir arazide gezinmekteyim gizli bir iş için, karanlık sırları aydınlatıyorum da. Nasıl yani siz hiç yeşilliklerin arasında topuklu giymediniz mi? Peki Ascot'a giderken ne giymiştiniz? 
Neyse tamam, işin aslını anlatayım; hedefim şöyle iyisinden bir film noir'da şeytani kırılganlıktaki femme fatale karakteri kıvamında bir hava yakalamaktı. Evet o kadınlar nasıl oluyorsa kuzu postunda bir kurt, aynı zamanda da bir o kadar mağdur olabiliyorlar. Sandım ki hava da bu kadar bulutu yüklenmişken anlarız birbirimizi. Ama galiba o karakter biraz karmaşık geldi ona, ya da bana ve dolabın karşına her geçtiğinde renk arayan gözlerime...
Sonuçta Kiss Me Deadly'deki Marian Carr olamamış olabilirim, zira o pardesünün altında gerçekten başka bir şey yok, ama olsun Pembe Panter da bir şeydir canım. O da zaten parmak ucunda adımlarla yürüyor.


Post Arkası:


Merak edenlere;
Pardesü ve Etek: Vakkorama / Bluz: el örgüsü / Çanta: Anneannemin / Ayakkabılar: Giuseppe Zanotti / Takılar: Pilgrim, Tiffany, Swarowski ve Anneannemin bileklikleri, Agatha Küpeler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder