İnternetin olmadığı zamanlar zordu; özellikle de bu karanlık çağ, garson boy olduğun dönemle aynı zamana denk geldiyse. Bir şey bilmediğini kabul edemediğin, kabul etsen de ele güne karşı dile getiremediğin, bir kere bu sarmala kapılınca da işin doğrusunu nereden öğrenmen gerektiğini kestiremediğin dönem. Üstelik aynada şöyle boyuna posuna bir baktığında, olduğundan bir 10-15 cm yukarıda görüyorsundur kendini. "Philanthropist"in ne demek olduğunu bilmiyor musun? Hadi canım yok öyle bi' şey, bal gibi de bilirim; her şeyi bilirim çünkü.
Benim geleneksel "ne giyeceğini bilmiyorsan siyah giyeceksin" mottom, aslında "ne olduğunu bilmiyorsan en azından biliyormuş taklidi yapmayı bileceksin" dönemimden kalmadır. Mantık aynı, taklit mantığı: Emanuelle Alt olsa ne yapardı azizim? Siyah giyerdi. Kadın Vogue'un editörü olduğuna göre bir şeyler biliyordur. Siyah nasılda ciddi bir hava veriyor, o saatten sonra bilsen de olur bilmesen de... Ama eğer Kanyon'da (çünkü insanlar oraya çalışıp da geliyorlar, eminim) tepeden tırnağa siyah giyinip de çuvallamayı başarmış bir kadın görürsem bu fikrimi değiştirebilirim, en azından bir süreliğine.İnternet olmasa Emanuelle Alt'ı da bilemeyebilirdik tabii... Belki de bir "philanthropist"tir...
Post Arkası:
Bütün hafta siyah giymiş ve toplantıya girmiş bir insanım. Ama Orta Avrupa'da toplantı dışında gördüğüm renkli şeyleri instagramladım.
Merak edenlere;
Elbise: All Saints / Deri Ceket: Beymen Academia / Çanta: 3.1 Phillip Lim / Çizme: Desa / Kemer: Beymen Club
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder