Bankalarla, hesaplarla, cari işlemlerle ve herhangi teknik bir şeyle aram hiçbir zaman iyi olmamıştır (ve bu zamana kadar nasıl hayatta kalabildiğime şu an ben de şaşırdım). Akbank, mesela, Oscar'a gitmekten bahsetti bangır bangır ama aynı reklamda internet bankasına girin dediğinde beni kaybetti; halbuki yolcu olasım, yarışmaya başvurasım vardı benim. Sonra aynı Akbank, aynı Oscar için stil yarışması da yapıyorum dedi ve ben de Oscar x Moda matrixini seven her kişi gibi heyecanlanıp kendime iş çıkardım. Tabiki darbe her zaman en beklenmedik yerden gelir: Polyvore... Kendisi anlaşılan benim Oscar için seçtiğim biraz romantik biraz gotik elbiseleri pek beğenmiş ki, Pazar akşam saatlerinde ben seçtikçe o da bloga göndermiş (Sevin sağolsun uyardı da kendi halinde teker teker takılan resimleri sonradan sildim).
Dolayısıyla benim boş zamanlarımda ne haltlar karıştırdığım açığa çıkmış oldu. Şeffaflık prensibim gereği (bkz. Chanel) sevdiğim elbiseleri ve aksesuarları şöylece ortaya serpiştiriyorum. Kol bantları ve kafadaki devasa nilüfer çiçeği olaya dahil değil (Ayrıca o Chanel içine bir jüpon istermiş, annem öyle dedi). Ama biraz daha üzerinde düşünmem lazım. Cumaya kadar da vaktim var, 3 elbiseyi seçip süslemek için. Kombinasyonların son hallerini bu yazı üzerinden update ederim, inşallah tabii, eğer anlamlı bir şeyler çıkardığıma inanırsam, ve böylece görselleri sonsuza uzanan bir yazımız olur.Nedense tüm bunlar aklıma geçen sonbaharki İngiliz Balo'sundan Ece Gürsoy'un bu fotoğrafını getirdi. Sanıyorum elbisesinin Alexander McQueen oluşunun konuyla bir ilgisi olabilir. Ben Oscar'ı kendisine veriyorum.
Post Arkası:
Yarışmaya katılmak için: Oscar Yolcusu Kalmasın
Defile Fotoğrafları: Fashionologie
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder