Büyümek zor iş; özellikle de bu yola küçük yaşta başkoyduysan. Ben mesela 4 yaşımdan beri bekliyorum büyüyeceğim diye, hala bir yere varamadım. Ne gerekirse de yaptım halbuki... Daha ciddi bir ifade takındım, topuklarımı yere tık tık bastım, prenses tacımı, pardon saç bandımı düzgünce yerleştirdim kafama, eteklerimi düzeltmeden, ustubuyla bacak bacak üzerine atmadan tahtıma, pardon sandalyeye, oturmadım. Fularları genellikle ait oldukları yere takmıyor oluşum da başka bir argüman tabii.
Ancak böyle tahtlı taçlı bir ailede büyümek de hepten zor şekerim. Bizim ailede çocuklar büyürken ebeveynini değil; bir boy büyük kuzenini kendisine model olarak alır. O büyür, sen kendini büyütmeye çalışırsın, o biraz daha büyür sen yetişeceğim diye koşturursun. El hareketlerini taklit edersin, aynı ifadeyle gülümsemeyi denersin, cümlelerini aynı düzende sıralarsın; tam oldu şimdi dediğin anda fark edersin ki kendinden başkası olamıyorsun. Mesela son 15 senedir kuzenimin kameraya profilden verdiği o romantik/entel (o kombinasyonu da nasıl tutturduysa artık) gülümsemeyi deniyorum, hala o havayı yakalayamadım.
Post Arkası:
Sezen Ablam, senden bahsediyorum.
Merak edenlere;
Kazak & Etek: Machka / Trench: Vakkorama / Çanta: Mulberry / Ayakkabılar: Pedro Garcia / Little Soho Küpeler & Accessorize Saç Bandı & Beymen fular (kemer olarak)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder