Küçükken bir türlü anlam veremediğim bir oyundu saklambaç; kimden ve neyden saklanıldığını çözememiştim zaten en başta. Ben görmezsem kimseyi, kimse de beni görmez zannederdim. Bu mantıkla hatta, genişçe bir palto ve şapkayla bile gizlenilebilinir. Gerçi, dünyanın kendi etrafında döndüğünü düşünen tek çocuk psikolojisi de olabilir biraz. Ama o tek basamaklı yaş zekam, biraz psikolojik terim falan bilse o zamanlar, oyunu doğrudan şizofren olarak tanımlayabilirdi. Aslında düşününce, hatta sesli sesli (öyle daha klinik vaka oluyor çünkü), bütün oyunların temelinde bir şizofreni var. Birisi birisine kumpas kurar ama o birilerinden hangisi gerçekten vardır, diğer biri hangi paralel evrende saklanmaktadır; bilinmez. Sonuçta elma dersem çıksa da armut dersem çıkmasa, ama şurada da bir kilo mandalina vardı noktasında tıkanıp kalırsın.
Post Arkası:
Merak edenlere;
Palto: Beymen / Etek: Machka / Şapka: Network Q / Ayakkabılar: Chloé / Bluz & Çanta: Nalan Teyzem'in
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder