18 Ağustos 2014 Pazartesi

Tilki Tilki

Saate telefon ya da bilgisayardan bakmadığımız, tilkiden korkmadığımız zamanlardı onlar. Varsın kurnaz olsun, bizim de bitmeyen bir hayalgücümüz vardı. Bileğimizi ısırıp saat, ağaçların yapraklarından para yapardık. Tilkinin kuralına göre oynar, 3'ün 5'in hesabıyla uğraşmazdık bile, kaç adımsa o. Kutumuzdaki küçük de olsa kalbimizde büyük hissederdik nasılsa. Balkondan bakınca şehrin en güzel yerinin arka bahçe olduğuna inanmıştık; dünyanın bütün şehirleri oradaydı çünkü. Dans etmeyi bahçenin yeşilliklerinde saklanırken öğrendik, Clärchen Ballhaus'u bulmaya Berlin'e mi gidecektik ki?! Gece kuşlarının bile sesi çıkmazdı biz tilkiden kaçarken, akşamın karanlığı değil mavinin en derin tonundaydı o zaman hayat. Saatlerin kıymeti vardı, kendi kurduğumuz dünyada. Arada soruyorum hala tilkiye, saatin kaç diye, bana henüz duymadığım sayıları söylüyor.




Post Arkası:
Tevfik Aydın Saat'e teşekkürler!

Merak edenlere;
Mavi Nomos
Saat: Nomos Nachtijall / Bluz: Red Valentino / Şort: Eleven Paris / Ayakkabılar: Tory Burch / Çanta: Vakko / Gözlük: Persol
Yeşil Nomos
Saat: Nomos Clärchen / Bluz: Acne Studios / Şort: Rebecca Taylor / Ayakkabılar: Divarese / Çanta: Mulberry / Gözlük: Persol

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder