Her yer beyazdı ve yağan kar mantığa yer bırakmamıştı. Ofisten çok ama çok uzaktaydım (bedenen ve ruhen yani) ve ben de kendi masalımı yazmaya karar verdim bugün. Hikaye şekilde de görüldüğü gibi üzerine annesinin kürkünü giyen kahramanımızın kendisini Anita Pallenberg zannetmesiyle başlıyor. Yıl 1979, az sonra ilk müsait sahneye atlayarak ünlü bir rock grubuyla beraber bangır bangır şarkı söylemeye başlayacak. Ne var yani Kate Moss'un da sesi kötüydü ve bu onu durdurmamıştı?! (Hayalgücümün mantıksızlığıyla ilgili uyarmıştım.) Tek sorun, civarda sahne olmaması, ayrıca eşlik edilecek herhangi bir rock grubunun bulunmayışı da ufak bir problem tabii...
İşler umulduğu gibi gitmedi ama yine de kahramanımız karda yürürken kendisini yakalayan kameralara gevrek bir gülüş çakmadan geçmiyor. Yani zaten, kamerayı tutan kişi bizzat o kürkün sahibi olan annesi değil, yok canım, tabiki değil... Aman zaten bu yazı ne kış ne de moda koşullarına uygun bir karaktere bile sahip değil. Ne bu böyle topuklu ayakkabı bile giyilmiyor canım! Olsun, her şeye, yağdıkça yığılan karlara rağmen geleceğe umutla bakmak lazım, çünkü illa bahar gelir, yollar ve gönüller açılır, çiçekler açar... Bu zamanlar gelene kadar mükemmel melankolik kış şarkıları var, küçük Anita sahneye atlayabilseydi söyleyecekti ama işte mikrofon yoktu falan... Dolayısıyla buyrun konuya son derece uygun; Adamo'dan geliyor: Tombe la neige
Post Arkası:
Canan'ın (hayır o değil diğeri) hediyesi HKY kolyesi (biz kendisine bu ismi layık gördük) Facebook'ta daha yakından görülüyor.
Merak edenlere:
Kürk: Annemin / Şapka: Network Q / Kazak: Machka / Jean: 7 For All Mankind / Botlar: Frye / Kolyeler: Pilgrim & Mavi Jeans
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder