17 Şubat 2012 Cuma

Leylek Ayağı


Yakın bir arkadaşım artık buçuklarını kutlamaya karar vermiş, buçukuncu yaşlarını yani; yazın yaşlanmak daha az acıttığı için, deniz, kum, bronz, güneş derken... Belki de yazları daha umursamaz ve neşeli oluyoruz; hem hayatla hem de kendimizle ilgili. Yoksa google tarihçemin crow's feet konulu zamanlarının kar ve soğuk grafiğiyle bu kadar doğru orantılı gitmesinin başka bir açıklaması olamaz.
Gözlerimin çevresi ben küçükken de mi böyle gülerdi? Gamzelerim hep o kadar belirgin miydi? Eh, aklım bu kadar mühim devlet meseleleriyle meşgulken koyu renkler, göçmen kuşlar ve yüksek ökçeler hissetmem anlaşılır bir durum olmalı. Annem mesela, yıllar geçtikçe daha parlak renkler, daha büyük çiçekler giydi; teyzem daha da sarışın oldu; anneannemse her zaman minik çantalarını kullandı ve hala bana emanet ederken temkinli: "Güzel bi' yere tak ama harcama bak bunu!". Ben nasıl bir tepki veriyorum acaba diye düşündüm de sanki bi' yamukluk var bu işte; topukları yere düz basamıyor. 
Tabii neden kuş familyasının en sevimsiz üyeleri alet ediliyor bu tanımlamalar için, o da ayrı bir soru(n); karga, kaz... Leylek olsa mesela, şöyle uzun bacaklı, biraz daha estetik, n'olurdu yani?


Post Arkası:


Merak edenlere:
Elbise: Kate Moss for Topshop / Ceket: Beymen Club / Çizme: Miu Miu / Küpe: Prag'dan / Yüzük:Topshop / Çanta: Anneannemin (1950'lerden)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder