Bütün bir ortaokul hayatımı fark edilmemek üzerine kurmuştum ben. Facebook falan da yok o zamanlar, gayet radar dışında bir hayat sürdürülebiliyordu. Gerçi, Erkek Lisesi'ndeki sınırlı sayıda kızdan biri olunca işler pek de öyle umulduğu gibi gitmeyebiliyor. Pembe, turuncu gibi sempatik renkler, fırfır ve çiçek gibi feminen detaylar mesela hemen ele veriyor insanı; dolayısıyla bir dönem doğrudan uzaklaştırma cezası almışlardı. Grinin ve siyahın elli küsür tonunu biliyordum ben, daha o kitap ve başka değişik çağrışımları ortalıkta yokken. Ama sonradan fark ettim ki illa bir "wallflower" olacaksam, hakkını vermem lazımdı; zaman zaman görülmeyi göze alarak da olsa. Çiçeklerin bile en azından renkleri falan oluyor canım! Ayrıca gri kombinasyonlarında bir yerden sonra tıkanıyor insan.
Post Arkası:
Merak edenlere;
Parka: See by Chloé / Kazak: Michael Kors / Etek: Beymen Club / Ayakkabılar: Topshop / Çanta: Dolce & Gabbana / Kolye: House of Harlow 1960
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder