Hayat, sen bir şeylere karar vermeye çalışırken başından geçenlerin toplamıdır. Hayatını kendi kararsızlığından fırsat yaratmaya adamış biri olarak çok net söyleyebilirim bunu. Mesela, başka bir yere gitmen gerekirken kalmaya devam ettiğin her dakika daha da eğlencelidir aslında. Ya da bundan böyle ertesi gün ne giyeceğini bir önceki akşamdan hazırlamaya karar vermişken sabah ayna karşısında tamamen başka bir etek ve bluz kombinasyonunu zorluyorsan aslında keyfi bir şey yapıyorsundur; "Ben o günkü moduma göre giyinirim çünkü..." Hadi ordan! Bir de 60 dakikalık öğle yemeğinde menüden ne seçeceğini bilemezken yarım saat muhabbete dalıp siparişi geç veriyorsan bunun nedeni dedikodunun hazzının açlık hissini bastırmasıdır; ama bir süreliğine, çünkü kazınan bir midenin intikamı bilirsin ki her seferinde acı olur. O saatten sonra tek yapman gereken şikayet etmeyi bırakıp seçimini (ve zaman yönetimindeki beceriksizliğini) kabullenmektir. Kırmızı üzerine pembe giyerken bile bir tercih söz konusu, herkesin beğenisini beklememek gibi...
Post Arkası:
Her ne kadar kimileri tercihin varlığını küçümsese de...
Merak edenlere;
Bluz: Anneannemin / Etek: Vakkorama / Ceket: Beymen B-Club / Ayakkabılar: Giuseppe Zanotti / Çanta: Teyzemin / Küpeler İtalya'dan / Bileklikler: Pilgrim ve Tiffany&Co & Longines Saat (Tevfik Aydın Saat)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder