2 Eylül 2013 Pazartesi

Çıplak Ayaklı Kontes

Babaannem seslenirdi, ben balkona yalın ayak şıpıdı şıpıdı koşarken: "Gel buraya! Şu terliklerini giy bari ayağına!" Benimse çok acelem vardı, çünkü saat akşamüstü 4 olduğuna göre bahçeye kim çıkmış bakmam gerekiyordu; 9 taş oynamak için yeter sayı mevcut muydu, iki gün önce ortaklaşa alınan top hala yaşıyor muydu... Bu parametrelere göre atacağım çünkü kendimi sokaklara, öyle her çağırıldığımda inersem bahçeye ne anlamı var yani. Zaten babaannemle izlediğimiz o eski filmin ortasında, kontes henüz şuh bakışlarıyla kıvırta kıvırta dans ederken, okuduğum kitap koltukta yarı açık, kaybolmuşum ortalıktan. Oysa babaannemi dinleyip otursaydım yerimde, her filmin ve her yazın sonunun mutlu bitmediğini görürdüm. Kadının bir bildiği vardı tabii, Eylül dediğin illa geliyor. Sonra dersler başlayınca baskı altında nasıl da nizamıyla taş dizdiğini anlatırsın ancak öğretmene.

Post Arkası:

Merak edenlere;
Elbise: Annemin (70'lerden)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder