Hani bahar ve yaz arasına denk gelen bir gün vardır; o gün şort ya da etek gibi gereksiz şeyleri giymemeye karar verirsin. Hatta ve hatta geçen yazdan bu yana ne kadar beyazlamış olduğun da o sırada önemli değildir. Zaten şortunu giymediğini de arkanı dönüp şöyle bir baktıktan sonra fark edersin. Belki de annen, ev arkadaşın, sevgilin ya da birileri kapıdan çıkmadan önce demiştir: "Yani... Bari...... Neyyyse..." O neyse'yi eşzamanlı bir göz devirme sekansı takip eder. Evet, o güne hoşbulduk.
Sonra geriye söyleyecek tek bir şey kalmıştır: "Hadi ya?! Neyse..." Ama bu seferki 'neyse' güneşi gördüğünde düşünmeyi bir kenara bıraktığının neyse'sidir. Zaten hayatı renkler ve yemekler üzerinden tanımlayabildiğin sürece hiçbir şey çok karmaşık değildir aslında. Mesela; insanın rengi vanilya kıvamında olunca ister istemez çantayı bol meyveli, pardon yani renkli, dış katmanını da bitter siyahı seçmek zorunda kalıyor.
Post Arkası:
Yani aslında giymiştim şortu, yeterince ciddi baktığımda görünüyor bile...
Merak edenlere;
Ceket: Beymen Academia / Bluz: Topshop / Şort: Rebecca Taylor (aslında var sadece görünmüyor) / Çanta: Vakko / Ayakkabılar: Beymen Club / Takılar: Faili meçhul küpeler & Annem, Anneannem, Swarowski ve Pilgrim Bileklikler & Longines Saat & yüzükler Zoe&Morgan ve Annemden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder