Ne derler bilirsiniz, en güzel şeyler çiftler halinde gelir; bir çift küpe, bir çift kanat, bir çift ayakkabı, bir çift çikolata - öyle bir şey yoktu galiba, bir çift laf -bu da her zaman iyi sonlanmıyordu sanırım... Tamam tamam panik yok, bu hafta elimizde iyisinden bir çift bayram var, millisi dinisi kutla kutla bitmez!
Hazır başlamışken bir çift kot ve bir çift altın parıltısı da fena gitmiyor sanki... Evet kotla kot giyilmez diye de ben konuşmuştum zamanında ama şimdi gerek yok geçmişin üzerinden tekrar geçmeye. Oje dediğin o, çift kat sürülünce makbul olan! Ben mazinin üzerine mümkünse çifte kavrulmuşundan lokum alayım. Kahveyle beraber geliyordu değil mi? Yoksa tam tersi miydi?! Neyse, fonda da İki Çift Laf çalsın madem söz eskilerden açıldı...
Herkese mutlu mutlu bayramlar!
Ama bir çift çift almayayım ben lütfen, o toplulukta 5. kişi olmak cidden zor oluyor.
Post Arkası:
Bu bayram oy isterim, çift kat mutlu olurum vallahi!
HKY, Bumerang En Tarz Blog Ödülü adayı. Oy vermek için şurdan buyrun...
Merak edenlere;
Ceket: Acquaverde / Gömlek: Vakko C-line / Etek: Zara / Çanta: Anya Hindmarch / Ayakkabılar: Pedro Garcia / Takılar: Zoé&Mogan Küpeler & Longines saat (Tevfik Aydın Saat) & Bileklikler Banana Republic, Swarovski, annem ve anneannemden.
25 Ekim 2012 Perşembe
22 Ekim 2012 Pazartesi
Örümcek Ağları
Çok ama çok kötü olduğum bir konu var (birkaç tane de olabilir emin değilim); dokümantasyon, özellikle de kişisel olanı. Hani çektiğimiz resimleri, yazdığımız makaleleri (yok köşe yazarlığından değil, öğrencilikten kalma olanları) falan dosyalarız ya, işte benim bilgisayarımda öyle bi' oluşum yok; tamamı my documents ve downloads dosyalarının altında bireysel olarak takılıyor. Zaten çantasını bile adamakıllı yerleştiremeyen bir insanın bilmem kaç GB büyüklüğündeki bir hafızada düzen sağlaması biraz zor, kabullenmek lazım. İşin kötü tarafı (çünkü buraya kadar her şey şahane yolundaydı) ben bu durumu ancak bilgisayar tekaüt sandığı kıvamına geldiğinde fark edebiliyorum. Evet benim sevgili küçük elmacığım yenisiyle değiştirilme aşamasında... Dolayısıyla şu gördüğünüz kılık, örümcek ağlarının bağladığı arşivden ancak çıkabildi.
Biraz daha unutsaymışım, böyle şeyler giymek için hepten manasız bir mevsimde konuya açıklama üretmeye uğraşacakmışım; yok efendim klasik-sportif kombini yapıyorum da, yazı kışa bağlayacağım da, hem zaten siyah-beyaz-kırmızı üçlemesinin modası asla geçmez, inanmıyorsanız Prada'ya bakın falan filan... Gerçi bu ağlar bağlar da fena olmadı sanki...
Post Arkası:
Sanıyorum böylece son dönemki devamsızlığıma da iyi bir neden göstermiş oluyorum.
Merak Edenlere;
Bluz: Isabel Marant Etoile / Etek: Beymen Club / Çanta: Anneannemin / Ayakkabı: Guiseppe Zanotti / Takılar: Agatha Küpeler & Yüzükler Banana Republic, Yargıcı, Zoé&Morgan ve annemden.
Biraz daha unutsaymışım, böyle şeyler giymek için hepten manasız bir mevsimde konuya açıklama üretmeye uğraşacakmışım; yok efendim klasik-sportif kombini yapıyorum da, yazı kışa bağlayacağım da, hem zaten siyah-beyaz-kırmızı üçlemesinin modası asla geçmez, inanmıyorsanız Prada'ya bakın falan filan... Gerçi bu ağlar bağlar da fena olmadı sanki...
Post Arkası:
Sanıyorum böylece son dönemki devamsızlığıma da iyi bir neden göstermiş oluyorum.
Merak Edenlere;
Bluz: Isabel Marant Etoile / Etek: Beymen Club / Çanta: Anneannemin / Ayakkabı: Guiseppe Zanotti / Takılar: Agatha Küpeler & Yüzükler Banana Republic, Yargıcı, Zoé&Morgan ve annemden.
19 Ekim 2012 Cuma
PEPLUM MODASI
Merhaba benim can dostlarım :)
Sizinle görüşmeyeli tam bir hafta olmuş.
Sizinle görüşmeyeli tam bir hafta olmuş.
İyiymiş valla ben arayı daha da çok uzatırım diye düşünüyordum.
Siz de şimdi şaşırmışsınızdır :)Hayırdır noldu bu kıza fazla arayı açmadan post yazıyor diye ..
Siz de şimdi şaşırmışsınızdır :)Hayırdır noldu bu kıza fazla arayı açmadan post yazıyor diye ..
..okul çıkışı arkadaşlar rahat bırakmıyor ki illa bir yerlere gidicez diyorlar ..hepside birbirinden iyi niyetli maşallah :)))))her neyse
(Havalar da güzel gidiyor ya insanın hayır diyesi de gelmiyor ..kışı beklerken yaz havası )
ben de dedim tam yeni tasarımlarımı giymişken fotoğraflarda çekeyim de takipçilerimde faydalansın ..E napayım post yapma imkanım olduğu sürece size de haksızlık yapmak istemiyorum :)
Gelelim şimdi ne giydiğime .
Gelelim şimdi ne giydiğime .
biliyorsunuz ki peplum olsun dantel bluzlar ve ceketler olsun çok moda . Bende bu ikisini birleştirerek kendime dantelli peplum bluz yaptım :) peplum ,beli ince insanların tercih etmesi gerekir diye düşünüyorum ..her model her beden de güzel durmuyor biliyorsunuz .
eşarp : gizia
yeşil, bu kış moda ..evde yeşil kumaşım varmış da haberim yokmuş.Ben de kumaşımı kiloş bi etek keserek değerlendirdim ..peplumun altına dar etekte hoş oluyor ama zayıf olduğum için kiloş etek tercih ettim :) bu arada peplumun ön kısmı kısa arkaya doğru boyu uzuyor .
buda benim arkadaşım :))severim kendisini de giyim tarzını da ..arkadaşımında fotoğrafını paylaşayım sizin için fikir olacağını düşündüm .
buda kapanış pozu :)
( laf aramızda çantamıda çok severim hani ;) her kombinle uyum sağlıyor. senelerde geçse sanırım bu çantaya gözüm gibi bakıcam öyle görünüyor :)
Etiketler:
etek modelleri,
moda,
peplum,
pierre cardin çanta,
tesettür,
tesettürde moda,
uzun etek
12 Ekim 2012 Cuma
KIŞ HAZIRLIĞI
Selam arkadaşlar :)
Bakalım görüşmeyeli nasılsınız ? Neler yapıyorsunuz :) Şimdi ya sen nelerdesin diyeceksiniz biliyorum .Ben de kış için biraz kendime kıyafet tasarlayayım dedim ..ama umduğum gibi olmadı. aklımda bir sürü şey vardı,vakitten dolayı çok az tasarım yapabildim .Tabii bunlar bana yeter mi ? yetmez. Her gün bir kıyafet giyinen bir giydiğini çoook uzun bir süre sonra giyinen bir kişiliğe sahibim.Allahtan dikiş biliyorum yoksa benim halim vahimdi :))
Bu arada uzun süredir bloga giremiyordum.Geçen gün bir baktım takipçi sayımız artmış.Hepinize çok teşekkürler :) Arkadaşım Zehra Görgülü'ye kucak dolusu sevgiler .Blogunda benden de bahsetmiş .Zehra'yla tanışmamız tesadüf mü kader mi bilemicem ama iyi ki tanımışım seni ..Blog açmamı da Zehra istedi beni cesaretlendirdi her zaman destekledi ..(http://zehragorgulu.blogspot.com)buda balımın blogu :)
Size bir konudan daha bahsetmek istiyorum. Blogger arkadaşlarım ve ben bu konuda çok şikayetçiyiz .İnsanların blog hakkında yaptığı saçma sapan yorumlar ..beğenmemeler vs...Blog sayfası insanların içini dökebileceği samimi bir ortamdır. Profesyonel anlamda paylaşılan yazılar, fotoğraflar burada bulamazsınız.Tamamen insanın iç dünyasıyla alakalı. Ve eleştiriye açık değildir.Bizi eleştirecek kadar boş vaktiniz varsa elinize bir ilmihal alın da kul hakkıyla ilgili yazıları okuyun..eğer doğru bir şey yaptığınız kanısına vardıysanız devam edin ..Hiç bir blog sayfasına tıklayıp bakmak zorunda değilsiniz.İnsanlar gerçekten çok fesat.Hiç tanımadığın bir kişi bile net üzerinden eleştirip seni çekememezlik yapabiliyor :)Beğenmiyorsanız en iyisini siz yapın bize örnek olun..Neyse bu kadar dedikodudan sonra ..... (:
hadi şimdi en son tasarladığım tuniği paylaşayayım size :)
hadi şimdi en son tasarladığım tuniği paylaşayayım size :)
kışa hazrılık olduğu için koyu lacivert rengini tercih ettim ..tuniklerde cep ve 2 -3 kumaş birleştirip bir tunik ortaya çıkarmak çok moda :) buda benim tasarımım . aslında aklımda çılgın tasarımlar varr ;) vakit bulursam ;ki sanmıyorum :( tasarlayıp paylaşabilirm .
kendinize iyi bakın bi sonra ki yazıda görüşmek ümidiyleee :)
11 Ekim 2012 Perşembe
Süper Kadın
Açık konuşacağım, süper-kadınlara özenirim; herhalde kendim onlardan biri asla olamayacağım için. Adı üzerinde süperdir; mükemmel giyinir, lezzetli yemekler ve şahane kariyer yapar, bütün bir günü topuklu ayakkabılarının üzerinde acı çekmeden (ya da en azından bunu belli etmeden) geçirebilir, evleneceği zaman harika bir düğün düzenler ve ileride de muhtemelen vatana millete ve kendine hayırlı çocuklar yetiştirir. Hatta omleti havada çevirir, profiterol yapmayı 1 saatte bitirir, biz 62 yazmaya çalışırken kendisi tavşanı şapkadan çıkarır. Elbiselerinde hiç kıl tüy birikmez, keten elbisesi kırışmaz, ayakkabısının topuğu taşların arasına girmez, asla fazla kilo almaz ya da vermez, ojesi bozulmaz, makyajı akmaz.
Dolayısıyla kadın olsam da süper olamayacağımı 3. omlet denememin (keza krep için aynı şey geçerli) mutfak tezgahına akordeon şeklinde kapaklandığını ve değil keten, herhangi kumaşları kırıştırmadan oturamayacağımı görünce anladım. Bu durumu kabulleniş kısmım ise tartıyı evden topluca uzaklaştırmam (en son kendisini bir çöp kamyonunun arkasında seyahat ederken gördük), bol pantolonların üzerine oran-orantı hesabı yapmadan kazağı çekmem ve birkaç fazla mesai ve alkolün ardından "çocuk da kariyer de boş işler şekerim insan kendi için yaşamalı!" literatürünün dibine vurmam ile doruk noktasına ulaştı.Süper-kadın bence şu anda laboratuvar koşullarındaki toplumda ya da ideal dünyanın bir köşesinde örgü örerken kitap okuyor. Hatta belki de ofiste dünyayı kurtardıktan sonra defile izlemeye bile gidebiliyordur. Bense çantamın içinde muhtemelen yanıma almayı unuttuğum anahtarlarımı arıyorum. Neyse, zaten yemeği dışarıda yiyecektik.
Post Arkası:
Çok iş, çok fazla iş...
Merak edenlere;
Kazak & Pantolon & Kemer: Beymen Club (bunu yazmak baya pratik oldu) / Ayakkabılar (pek görünmese de): Giuseppe Zanotti / Takılar: Topshop Yüzük & Chanel Gözlük & Longines Saat (Tevfik Aydın Saat) & Banana Republic Bileklik & Kolyeler Tiffany&Co ve İtalya'dan
7 Ekim 2012 Pazar
Sevgili Günlük
Yapraklar, posta kutuları falan derken İstanbul sarı oldu şu sıralar; zannedersin Louis Vuitton 2013 yaz defilesinde yürüyoruz. Evet, bu son konuşan benim hayalgücümdü, ikimiz de biliyoruz ki kendisi pek sınır bilmez. Mesela 10 yaşlarında bir filmde görüp de yazmaya heves ettiğim günlükten asla tanışmadığım karakterler, daha önce gitmediğim yerler ve hiç keşfetmediğim aile sırları çıktı. Hala bulabilmiş değilim; ailemin esasen İngiliz aristokrat soyundan geldiğini, kendimin de kayıp bir düşes olduğumu düşünmeme yol açan şey acaba neydi? Floryashire'daki aile yadigarı malikaneye henüz taşınmamıştık, Downton Abbey daha başlamamıştı ve Pamuk Prenses "bir zamanlar" formatında gerçek dünyaya benzeyen bir yere transfer olmamıştı. Ben yine de asıl evreni farklı bir yerde ve zamanda unutulmuş, kaçak/kayıp bir prenses rolünü üstlenmeyi tercih etmiştim. Ah şekerim bir bilsen, her gece saçlarını kendin fırçalamak, üstünü başını bizzat kendin düzeltmek zorunda kalmak ne denli zor bir şeymiş!
Bir süre sonra, sanıyorum yazdıklarımın gerçeğe dönüşmediğini ve fırçanın dalgalı saçlarda elektriklenme etkisi yarattığını fark ettiğimden, günlük tutmayı bir kenara bıraktım ve onun yerine dizi izlemeye başladım, birileri benim yerime düşünüyormuş nasılsa... Hem zaten taraktı, fırçaydı uğraşmak yerine toplamak daha pratik.
Post Arkası:
Merak edenlere;
Hırka: Babamın / T-Shirt: Beymen Club / Şort: Topshop / Ayakkabı: Zara / Çanta: Dolce&Gabbana / Takılar: Ray Ban Gözlük & Longines Saat (Tevfik Aydın Saat) & Annemin kolyesi & Bileklikler Banana Republic, Annem, Anneannem ve Italya'dan.
Bir süre sonra, sanıyorum yazdıklarımın gerçeğe dönüşmediğini ve fırçanın dalgalı saçlarda elektriklenme etkisi yarattığını fark ettiğimden, günlük tutmayı bir kenara bıraktım ve onun yerine dizi izlemeye başladım, birileri benim yerime düşünüyormuş nasılsa... Hem zaten taraktı, fırçaydı uğraşmak yerine toplamak daha pratik.
Post Arkası:
Merak edenlere;
Hırka: Babamın / T-Shirt: Beymen Club / Şort: Topshop / Ayakkabı: Zara / Çanta: Dolce&Gabbana / Takılar: Ray Ban Gözlük & Longines Saat (Tevfik Aydın Saat) & Annemin kolyesi & Bileklikler Banana Republic, Annem, Anneannem ve Italya'dan.
1 Ekim 2012 Pazartesi
Monoda Hayat
Bazı şeyleri neden öyle sevdiğimi, hatta bazen en başta neden sevdiğimi kestiremiyorum. Bir süredir bloga bakan arkadaşlarımız mesela fark etmiştir; kıyafetlerde desen karıştıramıyorum ben, hiç o temaya girmedik farkındaysanız, renk ve desenleri tekdüze seviyorum. Bi' de Floryashire'da favori duvarlarım var benim, önlerinden geçerken bir sağdan bir de soldan bakışlar fırlatırım illa. Yok yani yoldan geçerken acaba neden fotoğrafı çekilecek daha güzel bir yer bulamadığımı merak eden halkıma da anlatamıyorum argümanımı: "Güzel aslında yani burası, eskiymiş, 100 senelikmiş falan..."
Hatta bazen neden sanki renk diye siyahın çeşitli tonlarını birbiriyle kombinlemeyi sevdiğimi bilmiyorum; giyecek başka bir şey bulamayınca elimin neden hep aynı eteğe gittiğini de (kendisi blogda 4. appearence'ını yapıyor)... O ojeyi süreceksem o hafta, gözlerimin üstü de illa o renk olacak, bütün hafta gerekirse çantamda bir kutu makyaj malzemesiyle gezerim. Sabah geç kalacağımı bile bile kahvaltının o son yudumunu geride bırakıp da gitmemem, ya da mesainin çektikçe uzayacağını görmeme rağmen sabah ofise gelince bambaşka işlerle uğraşmamla aynı şey aslında. Hep aynı plağı, hep aynı bozuk seste dinlemek gibi... Hayır efendim o plak değil HD, stereo yayına bile geçmeyecek! Post Arkası:
Evet Life in Mono diye de bir şarkı vardı.
Merak edenlere;
Bluz: Zara / Etek: Vakkorama / Ayakkabılar: Beymen Club / Çanta: Mulberry / Takılar: Longines Saat (Tevfik Aydın Saat) & Küpeler İtalya'dan & Bileklikler Swarovski, Pilgrim, Annem ve Anneannemden
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)