Haftasonu, bütün kavramların birbirine karıştığı yerdir. Gündüzle geceyi, dinlenceyle eğlenceyi, yazla kışı, toklukla açlığı ayırt edemiyorsam doğru yere gelmişimdir. Yedikçe yiyesin gelir hani, eğlenmekten yatıp uyumayı akıl edemezsin, nihayet uyuduğunda ya gündüz olmuştur, ya da zaten uyandığında güneşin var olduğu o dar aralığı çoktan kaçırmışsındır. Bi' iyimserlikle sıcak zannedersin havayı, kahvaltıda içtiğin çay sıcaktı çünkü... Yazlıkları da kaldırmaya bir türlü kıyamamışsındır ama gerçekler buz gibi soğuktur. Haftasonu kaçınılmaz bir kafa karışıklığı benim için ve evet işleri karıştıran benim bizzat kendi kafam.
Ve ben o kafayla giyinmek zorunda kalıyorum bazen... Çiçekli eteğimin papatyaları bozulmasın diye yazlıklarla beraber ortalıktan kalkmadı hiç. Evde o sıcak çayı içerken giydiğim kazağın üzerindeki kanatlar bir anda anlamlı gelmeye başladı, uçacağım ya! Geçen salı toplantıdan kalma ceket de orada duruyordu. Hatta tek çantaya sığamadım bile... Aradıktan sonra mazeret çok; haftasonuydu, kafam karışıktı, yorgundum, hayat aslında çok düşünmeyince daha rahattı. Ben de bi' yerden sonra bıraktım valla...
Post Arkası:
Evet Canan'cığım benim geleneksel minimal estetiğimin biraz dışında olmuş...
Merak edenlere;
(İşte, asıl bu kısım dağılacak şimdi...)
Ceket: Etro / Etek & Kemer: Topshop / Kazak: Vakkorama / Ayakkabılar: Repetto / Çantalar: Dolce&Gabbana ve Vakko portföy (arkadaşlarımın hediyesi) / Şapka: Network / Şal: Vakko / Takılar: Longines Saat (Tevfik Aydın Saat) & Yüzükler Zoé&Morgan ve annemden & Bileklikler Annem ve Anneannemin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder