Geçen akşam kendimi televizyon başında Buffy'nin yeniden yayınlanan bölümlerini ilk defa görmüşçesine dikkatli izlerken buldum; daha doğrusu annem buldu, zira ben o sırada baya kaptırmıştım. Buffy ya işte, hani şu vampir avlayan (ve şimdiden hissediyorum bu yazı yine tuhaf google aramalarında link vermeye başlayacak)... Ne günlerdi! Biz lisedeydik, benim saçlarım asla kendilerinden beklenen şekle giremezdi, gömlek-etek ikilisi zorunluydu, hırka değil de kazak tercih sebebiydi, çanta tek omuzdan asılırdı, paltoların önü hep açıktı.
O zamanlar da okul yönetimi uygun görse, sıra arkadaşın beğenmezdi: "Amma inek olmuşsun bugün!" Annen beğense sen toptan nefret ederdin, çünkü bilmezdin ki her kız annesine benzemeye mahkumdur. Ben o zamanlar Buffy olmayı çok istemiştim, sinirine dokunan iki kişiyi pataklasa rahatlar vallahi insan, zaten kimseye bir şey beğendiremiyorsun. Şimdi o dönem bitince, yerini olayları günlüklerden takip eden kuru romantik kızlar, emo takılan vampirler falan aldı. Biz de bir şeyleri herkese beğendirebilmenin bir yolunu aradık ve sonunda fark etmeden alacakaranlığın orta yerinde kalmaya razı olduk.
Düşünüyorum da deri eteğimi kızlar, yüksek topukları erkekler (yoksa tam tersi miydi?!) kot gömleğimi babam, sıcak tutan kazağımı annem beğeniyor; ben de kendime fotoğraflardan bakarken neyi neden öyle yaptığımı anlamlandırmaya çalışıyorum. Demek ki alışıyor insanın gözleri.
Post Arkası:
Merak edenlere;
Etek: Vakkorama / Kazak: Moschino Cheap&Chic / Gömlek: Banana Republic / Mont: Beymen Academia / Ayakkabı: Giuseppe Zanotti / Çanta: Teyzemin (80'lerden) / Yüzükler: Annemin ve Zoe&Morgan
Buffy'nin eski bölümlerini de hafta içi akşamın bi' vaktinde Show Plus isimli kanal veriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder